Ne var ki, herkesin başı tam bin sene eğik olacak, ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini kestiremiyecek..
Nihayet herkesi mahşere sürecek olan batıdan uğultusu her tarafı kaplıyacak olan bir ateş doğacak..
İnsan, cin, hayvan -ehlî ve vahşisi dahil olarak- kuş bütün varlıkların başı o ateşi görünce korkudan daha da eğilecek, tir tir titreyecek..
Herkesi, dünyada işlemiş olduğu ameli tutacak ve ona:
— Haydi kalk, haydi mahşere, diyecek..
Ameli, salih olan kişi'ye, kendi ameli bir katır kılığına girecek, kiminin ameli merkep kılığına girecek, kiminin ameli de -bazan üzerinde taşıdığı, bazan da yere fırlatıp attığı- bir koç şeklini alacak..
Her birerlerine (ameli iyi olanlardan) her tarafı aydınlatan nur verilecek onun ışığı altında yürüyecekler. «Nurları önlerinde sağ taraflarında yürüyecektir» meâlindeki âyet bunu dile getirmektedir.
Sol taraflarında nur olmıyacaktır. Sol tarafları tamamen karanlık kaplıyacak, hiç kimse oraya bakamıyacaktır. Kâfirler, şüpheciler, o karanlıklar içinde kıvranıp duracaklardır. Mü'minler de onların o, içleri paralıyan hallerini görünce Allah'a hamd edecekler. Kendileri öyle feci durumlara maruz bırakılmadıkları için sevinecekler..
Mü'minlere bir cemile olması için, o gün Allah mü'minlere perdeyi aralıyacak Küffarın o meşum hallerini seyr ettirecektir. Cennet ehline, nar ehlinin halini seyr ettirdiği gibi.
Nitekim bir âyette:
Gözleri ehli cehennem tarafına çevrildiği zaman da:
«Ey Rabbimiz bizi zalimler gurûhu ile beraber bulundurma» derler.(1)
Dört şey var ki ancak dört şeyle kıymeti bilinir:
Hayatın kıymeti ölümle, sıhhatin kıymeti hastalıkla, zenginliğin kıymeti fakirlikle, safanın kıymeti cefa ile takdir edilip bilinir..
Kimi insan da, ayakları ve elleri üzerinde yürüyecek, kimileri de bazan yanan ve bazan sönen bir nur ışığında -imanlarına göre- yürüyecekler.
Ba's (dirilme) günü, herkesin nuru, imanları miktarınca, atacak oldukları adımları hızı da amellerine göre olacaktır.
Resûlü Ekrem'e, nasıl dirileceklerini sordular, şöyle cevap verdiler:
«— Bir deveye bir kişi, bir deveye beş kişi, bir deveye on kişi bindirilmiş halde...»
İslâm dininde kader birliği yapmış insanlara, Allah acıyacak ve onlar için, amellerinde üstüne binecekleri deve yaratacak..
Bu amellerinin zayıf olmasından ileri gelmektedir. Bunu, bir örnek vermek suretiyle izah edelim:
Meselâ birkaç arkadaş bir olup yolculuğa çıkarlar. İçlerinden hiç biri, tek başına bir deve almağa gücü yetmez. İkisi veya üçü birleşip, kendilerini gidecekleri yere ulaştıracak bir deve satın alırlar. Ve münavebe ile o deveye binerek gidecekleri yere giderler.
İmdi sen de çalış ve ahirette yalnız başına binebileceğin bir deveyi hak et.
Takvaya erenlerin haline gelince; Onların halini şu âyet ne güzel dile getirmektedir:
«Müttakîleri o çok esirgeyici (Allah) huzuruna (süvari elçiler gibi) toplayacağımız gün.» (2)
Resûlullah (s.a.v) eshabına hitaben şöyle buyurdu:
— İsrail oğullarından bir adam var ki çok hayır işlediği için, sizinle beraber haşr olunacak..
— Ne yapardı, ey Allah'ın elçisi? diye sorduklarında şöyle cevap verdiler:
— Babasından çok miktarda, kendisine mal kalmıştı. Bir bahçe satın alarak fakirler yararına vakf etti ve bu, Allah katında (ahirette) benim bostanım olacaktır, dedi. Ayrıca fakirlere birçok para da dağıttı. Ve bununla da ahirette kendime cariye satın alacağım, dedi.
Yolda, kâh yüryen, kâh yerlere yuvarlanan bir amâ, gördü, dayanamadı ona da bir merkep satın aldı. İşte bu da ahirette benim binecek hayvanım olur. Nefsim yedi kudretinde olan Allah'a kasem ederim ki, şu anda sanki onu, arasatta binmem için, bana, eğerlenmiş bir vaziyette görüyorum... dedi.»
Bazı müfessirler : «Şimdi yüz üstü, düşe kalka yürümekte olan kimse mi daha çok hidayete erendir, yoksa doğru bir yol üzerinde düpedüz, '(dimdik) yürüyen mi? (düşünün ! ) » (3) âyetinin tefsirinde, bunun, kıyamet günü, mü'minlerle kâfirlerin durumunu açıklayan bir misal olduğunu ileri sürmüşlerdir.. Nitekim Cenab-ı Hak «Mücrimleri yaya olarak cehenneme sevk ederiz..» buyurmuş ve günahkâr mücrimlerin orada yaya kalacaklarını açık açık anlatmıştır..
İşte bu, bazı müfessirlerin sözü ve görüşüdür. Kanaatımca, bu onların dedikleri gibi değildir. Çünkü Mücrimler kâh yüz üstü sürünerek, kâh ayakta yürüyeceklerdir. Binaenaleyh onların yorumu biraz uzak bir ihtimalden öteye geçmemektedir. Zira Kur'an'da varit olan bazı âyetlerde ayaklar da zikr edilmiştir..
Onlar (Kör, dilsiz, sağır) kelimelerinin bulunduğu âyeti de hatalı tefsir etmişlerdir. Yani onların tefsir ettikleri gibi büsbütün ahirette kör sağır ve dilsiz olmayacaklardır. Çünkü onlar ahiretin dehşet, vahşet ve fecaat dolu durumunu görecekler, duyacaklar, ve ağlayarak da dile getireceklerdir.
İyi yürüyemiyen, iyi duyamıyan veya konuşamıyan kimselere araplar, kör, sağır, ve dilsiz derler. Ayetten de bu anlam kasd edilmelidir, büsbütün körlük, sağırlık ve dilsizlik kasd edilmemelidir.. Çünkü onlar, yukarıda da arz ve beyan ettiğimiz gibi, bulutların parçalandığını, feleklerin yerinden kopup büyük bir hızla yere düştüğünü, göğün paramparça olduğunu, yıldızların tesbih dizisinin sökülüp dağılması gibi dağılıp gök yüzünden yere döküleceklerini göreceklerdir..
Kıyamet gününde ki dehşet ve yürek paralayıcı korkusunu şu âyet ne güzel anlatmıştır: « (peki) bu da mı sihir?! Yoksa (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz?!» (4)
Kıyametteki körlükten, zulmete boğulmak ve Allah'ı görememek kasd edilmiştir. Zira Allah'ın nuru, her tarafı aydınlatacaktır. Onların gözlerine perde çekildiği için göremiyeceklerdir..
Gözleri gibi, kulakları da mühürlenmiştir onların, ne Allah’ın sözlerini ve ne de meleklerin haykırışını duyacak onlar.
Artık Allah'ın «Size korku ve endişe, üzüntü ve keder yoktur. Siz ve eşleriniz hep birden cennete girin haydi!» sözünden de menedileceklerdir.
Onlar sanki birer dilsiz kesilmişlerdir. Bunu şu âyet ne güzel açıklar:
«Bu, hepsinin dillerinin tutulacağı bir gündür. Onlara izin de verilmeyecek ki özür dilesinler.» (5)
Kimi insanlarda, dünyada neye alışmış, neyi itiyad edinmiş ise onunla haşr olunacaklar. Ud ve sair çalgı âletlerini çalan ve bunları hiç yanlarından ayırmayan insanlar, yarın mahşerde onlarla dirilecekler ve onları sağ yanında gördüklerinde haydi gidin buradan siz bizi Allah'ı zikr etmekten, ona ibadet etmekten alıkoydunuz deyip kovduklarında onlar:
Hayır gitmem, çünkü ben senin arkadaşınım.. Allah aramızda hangimiz haklı, hangimiz haksız olduğunu bildirinceye kadar senden ayrılmam diye direnecektir..
Sarhoş sarhoş olarak, Zurnacı zurnacı olarak haşr olunacaktır. Hülâsa herkes, kendisini Allah yolundan alıkoyan sıfatı ve işleri ile gelecektir, huzura..
Bir hadis meâli:
«Şarap içen kimse, şarap fıçısı boynunda, kadeh de elinde olduğu halde haşr edilecektir. O, yeryüzündeki her leşten daha fena kokacaktır. Yanından geçen herkes ona lânet okuyacaktır.»
Haksızlığa uğrayan kimse, kıyamette hakkını alacaktır.
Sahih bir hadîsde varit olmuştur:
«Allah yolunda öldürülen kişi (şehit) kıyamette yaralı bir halde gelecek, fakat üzerinden akan şeyin rengi kan, kokusu da misk olacaktır. Allah'ın huzurunda öyle duracaktır..»
(1) El-Araf: 47.
(2) Meryem süresi, ayet: 85.
(3) El-Mülk: 22.
(4) Et-Tûr: 15.
(5) El-Mürselât: 35, 361
Alemlerin Sırrı, İmam-ı Gazali
0 yorum:
Yorum Gönder